Obsesif-Kompulsif Bozukluk-OKB (Takıntı-Zorlantı Hastalığı)

OKB, takıntı-zorlantı hastalığı olarak da bilinen bir bozukluktur. Hastalar, istemeden gelen düşüncelerinden (obsesyonlarından) oldukça utanırlar. Kovamadıkları düşünceleri daha da artar ve artık delirdiklerini düşünürler. Tüm günlerini bu saçma olduğunu bildikleri davranışlarla ve düşüncelerle geçirirler ve sürekli bunlarla savaşırlar.

Öncelikle bu bozukluğun ne olduğunu bilmemiz tedavi için oldukça önemlidir ve faydalıdır. Ben bu rahatsızlığa hastalık gözüyle bakmıyorum.. Genel kullanılan şekli olan bozukluk kelimesini daha uygun buluyorum.

Obsesyon (Takıntı): Kişinin aklına girmesine engel olamadığı ve aklından atamadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Bunlar kişinin isteği dışında gelirler ve kişiyi oldukça fazla sıkıntıya sokarlar.

Kompulsiyon (Zorlantı): Takıntılarını azaltmak için yapılan yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerdir.

 

Bulaşma ve Temizlik: Kişinin bedeninin, giysilerinin, etrafının kirlendiğine veya bunlara pislik bulaştığına dair takıntılarıdır. Ortaya çıkan sıkıntıyı gidermek için sürekli temizlik yaparlar ya da yıkanırlar hatta abdest alırlar. Bunlar artık banyodan çıkamaz hale gelirler ve evdeki sabunları, çamaşır sularını bitirirler.

Kuşku ve kontrol: En sık görülen tiptir. Bunlar gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden, ütü vs. elektrikli aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceğinden kuşku duyarlar (kuşku obsesyonu). Emin olmak için tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyarlar (kontrol kompulsiyonu).

Cinsel obsesyonlar: Bu hastalar istemeden cinsel içerikli olan ya da terbiyesiz olarak tanımladıkları düşünceler ya da bazı cinsel hayaller yaşarlar. Bu düşünceleri kovamadıkları için utanırlar ve kendilerini sapık zannederler.

Dini obsesyonlar: Sürekli kendi inancına zıt dini içerikli takıntılar ya da görüntüler yaşarlar. Sürekli istemeden gelen küfürlerle ya da görüntülerle boğuşurlar ve kurtulmak için sürekli tövbe ederler, dua okurlar. Günah işlediklerini düşünürler ve çok utanırlar.

Simetri/düzen: Her şeyi eşitlemeye, düzenlemeye, sıralamaya ve simetrik hale getirmeye çalışırlar.

Sayma: Kişi herhangi bir hareketi belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işinin rast gitmeyeceğini düşünür ve sürekli içinden bunları sayar.

Biriktirme ve saklama: Kişi “ileride gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile gerekli olmayacak eşyaları bile biriktirebilir / saklayabilir.

 

Çoğu kişiye ve kültüre özgü bazı inanışlar, davranışlar, uğurlu ya da uğursuz sayılan sayı ve renkler olabilir.  Nazardan korkmak, merdiven altından geçmemek, çocukların üstünden atlayıp geçmemek, evden sağ ayakla çıkmak, yatağın sol tarafından kalkmamak gibi olan bu tür inanışlar eğer günlük yaşam aktivitelerini engelleyecek kadar sık ve yoğun ise o zaman hastalık sayılırlar.

“Temiz, tertipli ve düzenli olmanın; güvenlik amacı ile kapıları, pencereleri kontrol etmenin ne zararı var, bunlar hastalık mı sayılmalı?” diyebilirsiniz. Elbette bu davranışları günlük yaşamımızda hepimiz yapıyoruz..! Ancak bunlar hayatımızı etkiler hale gelmişse tedavi edilmeleri gerekir.

Örneğin, bir ev hanımının temiz ve düzenli olması hastalık sayılmaz. Ancak saçma gelse de bu hanım tüm evini abartılı bir biçimde sürekli temizliyorsa, pislik korkusu yüzünden kimsenin evine gelmesini istemiyorsa, kimseye gitmiyorsa ve artık temizlik yapmaktan yorgun düşüyorsa bu bir bozukluktur.

Tedavide ilaç tedavisinden ve psikoterapiden (özellikle bilişsel-davranışsal terapi) yararlanılır. İlaçsız tedavi çok zordur. Hatta tedavinin en az iki yıl sürdürülmesi gerekir. İlerlemiş hastalarda ek tedavi yöntemlerine, hatta cerrahi girişime bile gerek duyulabilir.

Takıntılarınızdan dolayı kendinizi suçlamayın..! İstenmeden oluşan bu takıntılar sizi yoruyorsa, kurtulamıyorsanız bu hastalığın tedavisinin olduğunu bilin ve en yakın psikiyatri merkezine başvurmaktan çekinmeyin..

Bu tür bir rahatsızlığınız varsa sapık, katil, günahkar, pis, kötü ya da hasta ruhlu değilsiniz..! Bunlar obsesyonların sizde yarattığı korkulardır. Tedaviye ne kadar erken başlarsanız o kadar çok faydalanır ve bir o kadar da kolay kurtulursunuz.